16 YIL
İnsanların çalışıp nasıl düşünmeye başladığını, ateş yakmayı tamir etmeyi ve taşı nasıl kullanmayı öğrendiğini, dünyayı nasıl kavrayıp değiştirmeye çalıştığını anlatmak mümkün değildir. Biz hiç bir teknik konuya girmeden sadece tabiatın mükemmel harikası olan taşın dünyasından bahsetmek istiyoruz. İnsanoğlu taşla, dünyaya gelişiyle birlikte tanışmaya başlamıştır. iklim şartları hayvanlardan ve düşmanlarından korunmak için mağaralara sığınmış, sığınmakla kalmamış onu estetik bir hale getirmek için resimlerle süslemiş bugün dahi hayranlıkla seyredilen resim ve figürler meydana getirmiştir. Kısaca doğumundan ölümüne kadar taş dünyası ile iç içe yaşamayı becermiştir. Yunan düşünürü Tales kafanın ellere değil , ellerin kafaya hükmetmeye başladığında eller maharet kazandıkça kafaya yeni buluşlara yönelttiğini bahseder. İnsanoğlu iki taşın sürtünmesinden meydana gelen kıvılcımla ateşi bulmuş. Medeniyet bir noktada başlamıştır. Kavimler taş dünyası ile bizden çok zaman önce tanışarak bugün dahi hayranlıkla seyredilen topraklar, heykeller, antik tiyatrolar yaratırken taş yine onlara ana malzeme olmuştur. Bugünkü dünyamızda beton yığınlarını, çelik yığınlarını estetik hale getirmek için hava ve su kadar taşa ihtiyaç duymaktayız. Allah'a şükürler olsun ki ülkemiz ve doğduğumuz kent olan Aydın ili, Bozdoğan ilçesi, Yazıkent kasabası geçmiş tarihlerde medeniyetlere yataklık yapmış, mitolojide Büyük Menderes nehri nehirlerin anası olarak (Amendros) Madran Dağı'da dağların babası olarak anılıp Amandros adını almıştır. Dağlardan menderes nehrinin kolu olan Akçay deresine kuvars-kuvarsit , andozit, mermer, angel, zımpara taşı ve granitin parçalanarak dereye yuvarlanmasından muhtelif renkte ve boyda doğaltaşlarla oluşan doğal malzeme bugün Avrupanın muhtelif kentlerindeki bahçe düzenlemelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Yöremizdeki mika-albit-kuvarşist kayrak taşı ise yurdumuzda ve dünyada dış kaplama aşamasından sonra ısı konveksiyoneli nedeni ile iç zeminde mermerin yerine almaya başlamış olması bizleri ve cansız taşlara can vermek, zarif ve ahenkli bir hale getirmek için daha çok çalışmaya ve arayışa sevk etmiştir. Bunu başaracağımıza eminiz.
Devamını Oku
